Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Muhalefet var, iktidara alternatif de var

  Muhalefet var, iktidara alternatif de var    17 yıllık AKP iktidarı,  giderek daha otoriterleşmeyi sürdürüyor. 16 Nisan Anayasa değişiklikleri ile söz konusu otoriterleşmeyi kısmen “yasalaştırarak” otoriter bir rejim tesis etme yolunda  önemli bir mesafe kaydetmiş durumda. Muhalefet -  TBMM’deki muhalif siyasi partiler ve toplumsal muhalefet -  cenahında durum nasıl gözüküyor? TBMM’de Muhalefet İktidar 17 yıldır sürdürdüğü  “Türkiye'de TBMM’de ‘muhalefet yok, iktidara alternatif yok’  algı operasyonunda muhalefete oy veren vatandaşların üzerinde oldukça başarılı olmuş durumda. Mevcut muhalefet partilerinin TBMM’de çoğunluğu elde etmeleri ve muhalif cumhurbaşkanı adayının kazanabileceğine dair muhalif vatandaşların ciddi bir oranı karamsar. Ancak, karamsar olmalarına rağmen birkaç ay önce yapılan seçimlerde yine muhalefet partilerini desteklemekten geri kalmadılar. 24 Haziran seçimlerinde partiler arasında ittifak imkanı doğunca TBMM'deki muhalif siyasi partilere İYİ Parti ve
En son yayınlar

“Yeni” CHP

“Yeni” CHP     2011 seçimleri ardından bir yandan seçim değerlendirmeleri diğer yandan Türkiye’nin iki ana meselesi Kürt sorunu ve yeni Anayasa konusu siyasetin gündemine oturmaya başladı. Kürt sorunu Yeni Anayasa çalışmaları içinde ele alınacak gibi gözüküyor. Parlamentoya giren partiler ve bağımsızlar arasında sadece, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku ve CHP seçim sürecinde yeni Anayasa ve Kürt sorunu konusunda  somut  öneriler dile getirdiler. AKP ve MHP genel söylemlerden öteye gitmediler. MHP kendisinden zaten beklenen milliyetçi pozisyonunda siyaset yaparken, AKP milliyetçi ve muhafazakar oyları almak üzere taktik olarak düşünülebilecek genel geçer söylemde bulunmakla kalmadı, “Yeni” CHPnin Kürt sorununa dair getirdiği çözüm önerilerine karşı saldırıya geçti.    Kılıçdaroğlu’nun    Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda  Türkiye’nin çekincelerini kaldıracağı  taahhüdüne Erdoğan’ın    tepkisi alaycı ve eleştireldi: “ CHP’nin yeni Genel Başkanı sakız isteyene sakız, gazoz is
  BİLGİ TOPLUMSALLAŞ(A)MADAN SİYASET TOPLUMSALLAŞABİLİR Mİ ? 2 004 yılında kurulan Sosyal Politika Forumu internet sitesinde bu forum hakkında şu bilgiler yer almaktadır. “ Sosyal Politika Forumu, sosyal politika alanında bilimsel araştırmaları teşvik etmek ve politika süreçlerine katkıda bulunmak amacıyla, Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde kurulmuştur. Forum'un sosyal politika konularına yaklaşımı, vatandaşlık haklarını merkez alır ...Sosyal Politika Forumu'nun araştırma faaliyetlerinde benimsediği yaklaşım, sosyal politika süreçlerini ekonomik, siyasi ve sosyal boyutları ile birlikte dikkate alan bir yaklaşımdır... Forum'un öncelikli çalışma alanları: 1) yoksulluk, sosyal dışlanma ve bu sorunlara yönelik sosyal yardım mekanizmaları; 2) çalışma yaşamındaki gelişmeler ve düzenlemeler, sendikaların rolü; 3) sağlık, eğitim ve diğer sosyal hizmet alanlarındaki gelişmeler olarak sıralanabilir...Forum, öğretim üyelerinin, öğrencilerin, devlet ve sivil toplum örgütü temsi

Yolumuzu birlikte aydınlatabiliriz

Özel ve kamusal yaşamın etik güdülerden ve ahlaki değerlendirmelerden temizlenmesi yönündeki mevcut baskılara karşı koyma şansı aynı anda hem  bireysel  ahlaki benlikler için daha fazla özerkliğe hem de  kolektif  sorumlulukların daha sıkıca paylaşılmasına bağlıdır. Zygmunt Bauman Yolumuzu birlikte aydınlatabiliriz Türkiye’de  sol siyaset kulvarında boşluk  (daha doğrusu boşluklar) olduğu dile getiriliyor. Neden sol siyaset kulvarında boşluk ya da boşluklar olduğu düşünülmektedir? Neden (farklı anlayışları yansıtan) çok sayıda sol parti, hareket ve girişim mevcutken “ yeni bir sol seçenek ” çağrısı yapılmaktadır? Burada anahtar sözcük “ yeni ”dir. Ancak mevcut örgütlerinkinden farklı bir siyaset önerilebildiği takdirde “ yeni ” bir siyasetten ve siyasette bir boşluğun doldurulmasından söz edilebilir. Hatta, sadece söylem farklılığı bile tek başına yeterli olmayabilir. Yeni solun  söylemini öncelikle örgütsel yaşamına yansıtması da gerekmektedir. Çoğulculuğun hayat buldu

“Mozaik”den “Ebru”ya

“ Mozaik”den “Ebru”ya Attila Durak’ın “ Ebru: Kültürel Çeşitlilik Üzerine Yansımalar” (Metis Yayınları, 2007)  başlıklı kitabını hazırlayan Ayşe Gül Altınay’a göre bir metafor olarak “Ebru” , “asimilasyon ve bir tür çokkültürcülüğün benzer biçimlerde önümüzü kapatan çerçevelerine alternatif bir arayışı” temsil ediyor. Çokkültürcülüğün metaforu olarak halen popüler olan mozaik kavramını aşan ona alternatif olan yeni bir metafor. Mozaikin katılığına esneklik, durağanlığına hareket/akışkanlık, sınırlılığına geçişkenlik ve değişmezliğine değişkenlik öneriyor ebru bizlere. Bu önerilenler üzerinden yaşadığım kısa hayatımı düşündüğümde bile bir “ ebruli ” bir yaşam gözlerimin önünden geçiyor. Sizler de bir düşünün hayatlarınızı. Bir geriye doğru bir bakın ve gelin bugüne doğru. Neler görüyorsunuz? Akışkanlık? Geçişkenlik? Değişkenlik? Yoksa, dün aynı bugün de aynı mı? Ya, tanığı olduğumuz hatta bazılarınla donatılmış olduğumuz kimlikler? Onlar dün aynı bugün aynı mı? Yoksa onlar da d
  Siyasetin toplumsallaştırılmasında katılımcı bir çalışma : Ders Kitaplarında İnsan Hakları Projesi 11 Kasım tarihli Birgün gazetesi Pazar ekinde Zeynep Oğuz tarafından hazırlanan “ Ders kitaplarında insan haklarının izi” başlıklı bir yazı yayımlandı. Bu yazı ilki 2001 yılı Ekim ayında başlanarak 2003 yılı Haziran ayında tamamlanan “ Ders Kitaplarında İnsan Hakları Projesi” nin 2007 yılında tekrarlanacağı müjdesini veriyordu. İlk proje, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) şemsiyesi altında Tarih Vakfı koordinatörlüğü ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın uzmanlık, Avrupa Komisyonu –İnsan Hakları ve Demokrasi Gelişimi Fonu Açık Toplum Enstitüsü’nün mali desteği ile yürütülmüştü. Eğitim-Sen’de bu çalışmaya destek vererek projeye katkıda bulunmuştu. Zeynep Oğuz yazısında ilk projeyi şöyle özetlemektedir: “ Ders Kitaplarında İnsan Hakları Projesinin birincisi, 190 ders kitabını Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi ile diğer insan hakları kanunlarıyla karşılaştırılarak, öğretmenler v

Nelerde bağımsızlık? Ya da Bağımlılık Bildirgesi

Nelerde bağımsızlık? Ya da Bağımlılık Bildirgesi Yeraltı sularını, gölleri, akarsuları, denizleri, okyanusları kirletmekte ve oralardaki canlıları yok etmekte bağımsızlık? GDO’lu tarım ve tohum üretimi yapmakta bağımsızlık? Küresel ısınmaya neden olan CO2 ve diğer sera gazlarının salınımında bağımsızlık? Ekosistemi (yani dünyayı) yok etmekte bağımsızlık? Silahlanmada bağımsızlık ? Nükleer ve biyolojik silahlar üretmekte/kullanmakta bağımsızlık ? Vatandaşlarının özgürlüğünü çok görmekte, kısıtlamakta ve gerektiğinde yok etmekte bağımsızlık? Vatandaşlarına eşit davranmamakta, ayrımcılık yapmakta bağımsızlık? Cinsiyetçi politikalar yürütmekte bağımsızlık? Demokratik bir ülke olmamakta bağımsızlık ? Cinsel yönelimlerin bir kısmını “ahlaksız” ilan ederek bir kısım vatandaşlarını dışlamakta bağımsızlık ? Vatandaşlarının yaşam hakkına kastetmekte bağımsızlık ? Vatandaşlarını işkence, zulüm ve gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutma